“Mutlaka okunması gereken bir yazar. Büyülüyor…
- Dave Eggers
Mariana Enriquez'in ürkütücü evreninde canavarlar yatakların altında saklanmıyor, ormanların içinde dolaşmıyor. Bu öykülerde canavar, biziz. 12 öykü, ölümün dokunduğu 12 karakter. Perili olduğuna inanılan metruk bir evde tutsak kalan tek kollu Adela, dişleriyle tırnaklarını söken Marcela, Kepçekulak Ufaklık lakaplı çocuk seri katilin hayaletini gören Pablo ve kadına karşı şiddeti protesto etmek için kendilerini ateşe atan kadınlar…
Toplumsal yozlaşmayı doğaüstü güçlerle karikatürize ederek anlatan Enriquez, berrak dili ve sanki her şey normalmiş gibi bir tavırla kaleme aldığı öyküleriyle Julio Cortazar, Shirley Jackson ve Roberto Bolaño gibi isimlerle birlikte anılmaya aday.
“Gerçekçiliğin keskin sınırlarının müsade ettiğinden çok daha derin, daha rahatsız edici bir gerçeğin peşinden gidiyor... Güçlü ve nefes kesici.”
- New York Times
“Kısa ama fazlasıyla vurucu. Tüm öykülere sinen tüyler ürpertici dokusu, okuyucunun zihnine bir oltu taşı gibi yerleşiyor, bütün o karanlığın içinde parıldamaya devam ediyor.”
- Vanity Fair
“Mutlaka okunması gereken bir yazar. Büyülüyor…
- Dave Eggers
Mariana Enriquez'in ürkütücü evreninde canavarlar yatakların altında saklanmıyor, ormanların içinde dolaşmıyor. Bu öykülerde canavar, biziz. 12 öykü, ölümün dokunduğu 12 karakter. Perili olduğuna inanılan metruk bir evde tutsak kalan tek kollu Adela, dişleriyle tırnaklarını söken Marcela, Kepçekulak Ufaklık lakaplı çocuk seri katilin hayaletini gören Pablo ve kadına karşı şiddeti protesto etmek için kendilerini ateşe atan kadınlar…
Toplumsal yozlaşmayı doğaüstü güçlerle karikatürize ederek anlatan Enriquez, berrak dili ve sanki her şey normalmiş gibi bir tavırla kaleme aldığı öyküleriyle Julio Cortazar, Shirley Jackson ve Roberto Bolaño gibi isimlerle birlikte anılmaya aday.
“Gerçekçiliğin keskin sınırlarının müsade ettiğinden çok daha derin, daha rahatsız edici bir gerçeğin peşinden gidiyor... Güçlü ve nefes kesici.”
- New York Times
“Kısa ama fazlasıyla vurucu. Tüm öykülere sinen tüyler ürpertici dokusu, okuyucunun zihnine bir oltu taşı gibi yerleşiyor, bütün o karanlığın içinde parıldamaya devam ediyor.”
- Vanity Fair