Osman Aksoy eskilerin ifadesiyle bir muhacir. Geleceğini alem tasavvurunu tıpkı atası Osmanlı gibi batıda arayan bir göçmen. 1970 'li yılların başında diş ve tırnak kontrolünden geçilerek "kabul edilen" bir işçi. Osman Aksoy çeyrek asırdır emeğinin, alın terinin bedelini nafakasını kazanırken ülkesine ait olduğu dinine doğuya batıya bakmaya, anlamaya çalışarak yazılar yazmış.
Bu kitaptaki düşünceler çok senkronize olmamakla birlikte bir sanıcının bir ızdırabın bir feryadın tezahürü olarak neşet ediyor.
Entellektüellerimizin dünyayı çalakalem algıladığı bir zihin kirlenmesinin anaforunda Osman Aksoy sesini duyurmaya çalışıyor.
Osman Aksoy eskilerin ifadesiyle bir muhacir. Geleceğini alem tasavvurunu tıpkı atası Osmanlı gibi batıda arayan bir göçmen. 1970 'li yılların başında diş ve tırnak kontrolünden geçilerek "kabul edilen" bir işçi. Osman Aksoy çeyrek asırdır emeğinin, alın terinin bedelini nafakasını kazanırken ülkesine ait olduğu dinine doğuya batıya bakmaya, anlamaya çalışarak yazılar yazmış.
Bu kitaptaki düşünceler çok senkronize olmamakla birlikte bir sanıcının bir ızdırabın bir feryadın tezahürü olarak neşet ediyor.
Entellektüellerimizin dünyayı çalakalem algıladığı bir zihin kirlenmesinin anaforunda Osman Aksoy sesini duyurmaya çalışıyor.