biz yaşlanmadığımızı bilerek yaşlanıyoruz; ne iyi
ne iyi öfkenin bağrı yanık örtüsü silkeleniyor öfkemden
çardağından geçiyorum küfrün ve şükrün ve el-yekun
katmanlarından dibe doğru ellerimi çırparak ellerimi
çıldırtarak
ellerimi uzatmıyorum yeryüzü panosuna ellerimi uzatmıyorum
yüzyılların anısına
bir adam her gün bir hayalin başında ağlayacak bir adam
her gün sağ kalacak
puslu gürültülerden güdülmüş gündüzlerden
bir şey kalmaz: beni göğsünde kim uyutacak
biz yaşlanmadığımızı bilerek yaşlanıyoruz; ne iyi
ne iyi öfkenin bağrı yanık örtüsü silkeleniyor öfkemden
çardağından geçiyorum küfrün ve şükrün ve el-yekun
katmanlarından dibe doğru ellerimi çırparak ellerimi
çıldırtarak
ellerimi uzatmıyorum yeryüzü panosuna ellerimi uzatmıyorum
yüzyılların anısına
bir adam her gün bir hayalin başında ağlayacak bir adam
her gün sağ kalacak
puslu gürültülerden güdülmüş gündüzlerden
bir şey kalmaz: beni göğsünde kim uyutacak