Yazdıkça Yakın Sustukça Uzak

Stok Kodu:
9786053239840
Boyut:
13.00x19.50
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786053239840
602691
Yazdıkça Yakın Sustukça Uzak
Yazdıkça Yakın Sustukça Uzak
12.00

1951 yılında Prof. Samuel Noah Kramer, İstanbul Arkeoloji Müzesi Eski Şark Eserleri bölümünde çalışırken, haftalardan beri ne ve hangi kompozisyona ait olduklarını bulmaya çalıştığı onca tablet içerisinde eline geçen bu tablet üzerinde bulduklarını, Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ tarafından Türkçeye çevrilen “Tarih Sümer'de Başladı” isimli kitabında şu cümlelerle anlatır:

“… Onu dikkatle incelerken bir şiir okuduğumu fark ettim. Bu şiir, bir neşeli gelin ile Kral Şuşin'e ait güzellik ve aşktan söz eden bir miktar kıtaları kapsıyordu. Onu tekrar tekrar okudum, hayır yanlış değildi, elimde tuttuğum yazılı olan en eski aşk şarkısı idi.”

(Yeni Sümer Dönemi (UR III.) M. Ö. 2037-2029, Pişmiş Toprak.)

Şiirde önemli olan dize değil, şairin dize gelmemesidir. Dize gelmeyen Seyit'e sevgiler.

- Sunay Akın

Bana şiir yazmanın bu ülkede geçersiz, anlamsız olduğunu söylediler. Hayal kurmadan, acı çekmeden, sevinmeden ya da öylesine boş boş oturmaktan bahsettiler. Yazmanın ve okumanın derin duygusunu Seyit'i okurken anlayacaksınız.

- Burçin Büke

Siz hiç şiir yazdınız mı? Sözcükleri art arda dizmek değil söylediğim. “Şiir” diyorum, şairin sözcükler arasında dans etmesinden söz ediyorum, adresinin olmadığı, tanınmadığı, takvimlerde hiç yer almayan aylarda kaybolup gitmesinden… Anlıyor musunuz? Seyit'in kelimeler arasındaki raksı büyüleyecek sizi. Yıllar önce kaybettiğiniz kendinizi bulacaksınız belki de dizelerinde. Yolun açık olsun Seyit “gardaş”.

- Reha Bilir

1951 yılında Prof. Samuel Noah Kramer, İstanbul Arkeoloji Müzesi Eski Şark Eserleri bölümünde çalışırken, haftalardan beri ne ve hangi kompozisyona ait olduklarını bulmaya çalıştığı onca tablet içerisinde eline geçen bu tablet üzerinde bulduklarını, Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ tarafından Türkçeye çevrilen “Tarih Sümer'de Başladı” isimli kitabında şu cümlelerle anlatır:

“… Onu dikkatle incelerken bir şiir okuduğumu fark ettim. Bu şiir, bir neşeli gelin ile Kral Şuşin'e ait güzellik ve aşktan söz eden bir miktar kıtaları kapsıyordu. Onu tekrar tekrar okudum, hayır yanlış değildi, elimde tuttuğum yazılı olan en eski aşk şarkısı idi.”

(Yeni Sümer Dönemi (UR III.) M. Ö. 2037-2029, Pişmiş Toprak.)

Şiirde önemli olan dize değil, şairin dize gelmemesidir. Dize gelmeyen Seyit'e sevgiler.

- Sunay Akın

Bana şiir yazmanın bu ülkede geçersiz, anlamsız olduğunu söylediler. Hayal kurmadan, acı çekmeden, sevinmeden ya da öylesine boş boş oturmaktan bahsettiler. Yazmanın ve okumanın derin duygusunu Seyit'i okurken anlayacaksınız.

- Burçin Büke

Siz hiç şiir yazdınız mı? Sözcükleri art arda dizmek değil söylediğim. “Şiir” diyorum, şairin sözcükler arasında dans etmesinden söz ediyorum, adresinin olmadığı, tanınmadığı, takvimlerde hiç yer almayan aylarda kaybolup gitmesinden… Anlıyor musunuz? Seyit'in kelimeler arasındaki raksı büyüleyecek sizi. Yıllar önce kaybettiğiniz kendinizi bulacaksınız belki de dizelerinde. Yolun açık olsun Seyit “gardaş”.

- Reha Bilir

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat