Siyasî ve askerî tarihimiz kadar, kültür tarihimizin de renkli ve nice bilinmeyenlerle dolu olduğunu gösteren bir kapak dosyasıyla karşınızdayız. Birçoğumuzun belki de ilk defa duyacağı ve sonunda bize “Savaş her zaman topla tüfekle olmuyor!” dedirtecek, “Angara'dan Angora'ya Tiftik Savaşları” başlıklı makalemiz Yrd. Doç. Dr. Ekrem Saltık tarafından kaleme alındı. Ta Orta Asya bozkırlarından Anadolu'ya göç ederken yanımızda getirdiğimiz ve Ankara'nın sembollerinden olmuş Ankara keçisinin (çerez tadında da Ankara tavşanının) Güney Afrika, Yeni Zelanda ve Avustralya'ya uzanan ilginç hikâyesini merakla okuyacağınıza eminiz.
Mehter marşlarından aşina olduğumuz “Aylardan Ağustos, günlerden Cuma…” ifadesinin altını dolduracak bir yazısıyla Ahmet Sarbay, bizleri eski Ağustoslara götürüyor ve makalesini “Ah Ağustos! Ne kadar da bizimsin...” diye bitiriyor. Emrah Çelik, hac mevsiminin kokusunun sindiği şu günlerde, Ortaçağ'ın meşhur seyyahı Endülüslü İbn-i Cübeyr'in sıra dışı hac yolculuğunu anlatıyor.
Bosna'da biri öldüğü zaman bizdeki gibi selâ verilmiyor. “Peki ne yapıyorlar?” sorusunun cevabını Prof. Dr. Hamit Pehlivanlı'nın, ölüm ilânlarının dilini anlattığı yazısında bulabilirsiniz. Kendileriyle beraber Ortadoğu'ya huzuru da getiren Müslüman Türk devleti Selçuklular konulu makalenin yazarı ise Veysel Sekmen.
Yüz yıllık daktiloları bile bana mısın demeden tamir eden yılların ustası Yunus Vardar'ı, Bursa'daki mütevazı atölyesinde ziyaret ettik. Daktilolarla olan ünsiyetine ve ustalığına dair kendisiyle yaptığımız sohbet, “Geçmişe Dokunan Eller” bölümünde yerini aldı.
Yine sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağımız çok hususi bir vesika, ilgili bölümde nazar-ı dikkatlerinizi bekliyor.
Gelecek sayımızda buluşmak temennisiyle, keyifli okumalar dileriz...
Siyasî ve askerî tarihimiz kadar, kültür tarihimizin de renkli ve nice bilinmeyenlerle dolu olduğunu gösteren bir kapak dosyasıyla karşınızdayız. Birçoğumuzun belki de ilk defa duyacağı ve sonunda bize “Savaş her zaman topla tüfekle olmuyor!” dedirtecek, “Angara'dan Angora'ya Tiftik Savaşları” başlıklı makalemiz Yrd. Doç. Dr. Ekrem Saltık tarafından kaleme alındı. Ta Orta Asya bozkırlarından Anadolu'ya göç ederken yanımızda getirdiğimiz ve Ankara'nın sembollerinden olmuş Ankara keçisinin (çerez tadında da Ankara tavşanının) Güney Afrika, Yeni Zelanda ve Avustralya'ya uzanan ilginç hikâyesini merakla okuyacağınıza eminiz.
Mehter marşlarından aşina olduğumuz “Aylardan Ağustos, günlerden Cuma…” ifadesinin altını dolduracak bir yazısıyla Ahmet Sarbay, bizleri eski Ağustoslara götürüyor ve makalesini “Ah Ağustos! Ne kadar da bizimsin...” diye bitiriyor. Emrah Çelik, hac mevsiminin kokusunun sindiği şu günlerde, Ortaçağ'ın meşhur seyyahı Endülüslü İbn-i Cübeyr'in sıra dışı hac yolculuğunu anlatıyor.
Bosna'da biri öldüğü zaman bizdeki gibi selâ verilmiyor. “Peki ne yapıyorlar?” sorusunun cevabını Prof. Dr. Hamit Pehlivanlı'nın, ölüm ilânlarının dilini anlattığı yazısında bulabilirsiniz. Kendileriyle beraber Ortadoğu'ya huzuru da getiren Müslüman Türk devleti Selçuklular konulu makalenin yazarı ise Veysel Sekmen.
Yüz yıllık daktiloları bile bana mısın demeden tamir eden yılların ustası Yunus Vardar'ı, Bursa'daki mütevazı atölyesinde ziyaret ettik. Daktilolarla olan ünsiyetine ve ustalığına dair kendisiyle yaptığımız sohbet, “Geçmişe Dokunan Eller” bölümünde yerini aldı.
Yine sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağımız çok hususi bir vesika, ilgili bölümde nazar-ı dikkatlerinizi bekliyor.
Gelecek sayımızda buluşmak temennisiyle, keyifli okumalar dileriz...