Hakkında ne kadar çok şey yazılıp çizilse de bundan tam bir asır önce Sarıkamış'ta neler olup bittiği konusu hala pek çok muammayı barındırıyor. Sarıkamış'ın dağları gibi sisler altında kalmış hakikatleri öğrenebilmek, dahası anlayabilmek bugün de pek mümkün değil. Bu sır perdesinin en büyük sebeplerinden biri şüphesiz, savaş yıllarında basına, hatta konuşabilecek herkese uygulanan sansürdü. Bu sebeple, büyük hevesler ve hayallerle girişilmiş Sarıkamış taarruzunda uğranılan mağlubiyetten 3 yıl boyunca, 1918'de savaş bitinceye kadar kimsenin haberi olmadı. Hatta padişaha ve sadrazama bile bilgi verilmedi.
Yıllar sonra mesele basına intikal etti ama, tefrika edilen hatıralar, gazete sütunlarında yayınlanan metinler suyu daha da bulandırdı; hangisi tarihî vakalara uygundu, hangisi hislerin teşvikiyle yazılmıştı ayırt edilemedi.
Artık Sarıkamış'la anılagelen Aralık ayındaki bu sayımızda, yukarıda birkaç cümleyle söz ettiğimiz meseleleri Doç. Dr. Tuncay Öğün derinlemesine inceliyor. Hulusi Gençoğlu; Anadolu'nun hatta dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış Karamanlıların Karadeniz'deki izini sürüyor. Ahmet Sarbay; 19. asrın iki mucidinin, kobayları insanlar ve hayvanlar olan “akım” savaşlarını anlatıyor. Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya; İslâm adının ve mezheplerin hangi şeytani planlara alet edildiğini yazıyor.
Bu ay; Yerinde Tarih için gittiğimiz İznik Ayasofyası'nı Tunahan Kanıcı'nın kaleminden okuyacağız.
Selçuklu tarihine dair birinci kaynaklardan Tevârîh-i Al-i Selçuk'un 2. baskısı münasebetiyle Selman Soydemir ve Soner Demirsoy'un sorularını cevaplayan Yrd. Doç. Dr. Abdullah Bakır'ı dinleyeceğiz.
Gelecek sayımızda buluşmak üzere keyifli okumalar…
Hakkında ne kadar çok şey yazılıp çizilse de bundan tam bir asır önce Sarıkamış'ta neler olup bittiği konusu hala pek çok muammayı barındırıyor. Sarıkamış'ın dağları gibi sisler altında kalmış hakikatleri öğrenebilmek, dahası anlayabilmek bugün de pek mümkün değil. Bu sır perdesinin en büyük sebeplerinden biri şüphesiz, savaş yıllarında basına, hatta konuşabilecek herkese uygulanan sansürdü. Bu sebeple, büyük hevesler ve hayallerle girişilmiş Sarıkamış taarruzunda uğranılan mağlubiyetten 3 yıl boyunca, 1918'de savaş bitinceye kadar kimsenin haberi olmadı. Hatta padişaha ve sadrazama bile bilgi verilmedi.
Yıllar sonra mesele basına intikal etti ama, tefrika edilen hatıralar, gazete sütunlarında yayınlanan metinler suyu daha da bulandırdı; hangisi tarihî vakalara uygundu, hangisi hislerin teşvikiyle yazılmıştı ayırt edilemedi.
Artık Sarıkamış'la anılagelen Aralık ayındaki bu sayımızda, yukarıda birkaç cümleyle söz ettiğimiz meseleleri Doç. Dr. Tuncay Öğün derinlemesine inceliyor. Hulusi Gençoğlu; Anadolu'nun hatta dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış Karamanlıların Karadeniz'deki izini sürüyor. Ahmet Sarbay; 19. asrın iki mucidinin, kobayları insanlar ve hayvanlar olan “akım” savaşlarını anlatıyor. Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya; İslâm adının ve mezheplerin hangi şeytani planlara alet edildiğini yazıyor.
Bu ay; Yerinde Tarih için gittiğimiz İznik Ayasofyası'nı Tunahan Kanıcı'nın kaleminden okuyacağız.
Selçuklu tarihine dair birinci kaynaklardan Tevârîh-i Al-i Selçuk'un 2. baskısı münasebetiyle Selman Soydemir ve Soner Demirsoy'un sorularını cevaplayan Yrd. Doç. Dr. Abdullah Bakır'ı dinleyeceğiz.
Gelecek sayımızda buluşmak üzere keyifli okumalar…