“Yemek ile düşünmek iyidir.” Peki yemek ile neyi nasıl düşünebiliriz? Yemekle kültürel değişimi, dönüşümü, tarihi, coğrafyayı, milliyetçiliği, ırkçılığı, çok kültürlülüğü, kimliği, aktivizmi ve teknolojiyi düşündüğümüzde ilginç hikâyelerle karşılaşırız. Yemek kültürleri, coğrafyaları ve tarihi anlamak için bir araç olmakla birlikte, kimlikleri belirleyen, yaratan ve bozan; milletleri, dinleri, toplumları ve insanları birleştiren veya ayıran; sınırlar koyan veya sınırları tekrar ve tekrar yaratan veya yıkan siyasi bir olgudur. Hem ayrımcı ve ırkçı söylemlerin hem de birleştirici ve barışçıl söylemlerin bir aracı ve hatta yaratıcısıdır. Ulusların temsilinde önemli bir araçtır; milliyetçiliği besleyen, tetikleyen ve bazen de bertaraf etmeye çalışan bir mücadele alanıdır. Ayrıca yemek tarih yazar. Yemek, tarihi farklı bir dille, tatlarla ve kokularla anlatır; tarih egzotikleşir ve bizim olan, bizim tarihimiz, “ötedeki coğrafya” oluverir. Yemek aynı zamanda “sağlam,” “zinde” ve “sağlıklı” bir aile oluşmasına katkıda bulunan bir yönetim ve kontrol aracıdır. Böylece aileyi oluşturan bireyler ve bedenler devlet ve kurumlarınca siyasi bir strateji haline getirilip denetlenir. Mutfak teknolojileri ise hem mutfakta çalışanı denetler hem de verimliliği arttırmak için iş gücünü disipline eder. Bu kitap farklı coğrafyalardan ve farklı tarihlerden yarı-akademik ve disiplinler arası yemek hikâyeleri anlatıyor. Kitapta küresellik ve yerellik, devlet politikaları ve ulusal temsiller, kimlik ve aktivizm, batılılaşma ve Osmanlılık/Türkiyelilik, teknoloji ve mutfak konuları farklı zamansal ve mekânsal bağlamlarda irdeleniyor. N. Defne Karaosmanoğlu doktorasını McGill Üniversitesi'nde tamamladı. Halen Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim üyesi. Yemek, kültür ve iletişim alanında çeşitli dergilerde yayınlanmış makaleleri var.
“Yemek ile düşünmek iyidir.” Peki yemek ile neyi nasıl düşünebiliriz? Yemekle kültürel değişimi, dönüşümü, tarihi, coğrafyayı, milliyetçiliği, ırkçılığı, çok kültürlülüğü, kimliği, aktivizmi ve teknolojiyi düşündüğümüzde ilginç hikâyelerle karşılaşırız. Yemek kültürleri, coğrafyaları ve tarihi anlamak için bir araç olmakla birlikte, kimlikleri belirleyen, yaratan ve bozan; milletleri, dinleri, toplumları ve insanları birleştiren veya ayıran; sınırlar koyan veya sınırları tekrar ve tekrar yaratan veya yıkan siyasi bir olgudur. Hem ayrımcı ve ırkçı söylemlerin hem de birleştirici ve barışçıl söylemlerin bir aracı ve hatta yaratıcısıdır. Ulusların temsilinde önemli bir araçtır; milliyetçiliği besleyen, tetikleyen ve bazen de bertaraf etmeye çalışan bir mücadele alanıdır. Ayrıca yemek tarih yazar. Yemek, tarihi farklı bir dille, tatlarla ve kokularla anlatır; tarih egzotikleşir ve bizim olan, bizim tarihimiz, “ötedeki coğrafya” oluverir. Yemek aynı zamanda “sağlam,” “zinde” ve “sağlıklı” bir aile oluşmasına katkıda bulunan bir yönetim ve kontrol aracıdır. Böylece aileyi oluşturan bireyler ve bedenler devlet ve kurumlarınca siyasi bir strateji haline getirilip denetlenir. Mutfak teknolojileri ise hem mutfakta çalışanı denetler hem de verimliliği arttırmak için iş gücünü disipline eder. Bu kitap farklı coğrafyalardan ve farklı tarihlerden yarı-akademik ve disiplinler arası yemek hikâyeleri anlatıyor. Kitapta küresellik ve yerellik, devlet politikaları ve ulusal temsiller, kimlik ve aktivizm, batılılaşma ve Osmanlılık/Türkiyelilik, teknoloji ve mutfak konuları farklı zamansal ve mekânsal bağlamlarda irdeleniyor. N. Defne Karaosmanoğlu doktorasını McGill Üniversitesi'nde tamamladı. Halen Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim üyesi. Yemek, kültür ve iletişim alanında çeşitli dergilerde yayınlanmış makaleleri var.