Devletler arasındaki egemenlik mücadelesi tarihte yeni bir olgu değildir. Son iki yüz yıllık siyasi
tarihte taşlar birkaç kez yerinden oynamış, güçlü devletlerin belirlediği politik düzen içinde çıkarlar yeniden düzenlenmiş ve sınırlar yeniden çizilmiştir. Yakın geçmişteki bu olayların doğru biçimde öğrenilmesi ve anlaşılması yakın geleceği anlamamıza da yardımcı olacaktır.
Kitapta Viyana Kongresi ve Paris Barış Konferansından başlayarak yeni dünya düzenine giden
yol ve bizim Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti olarak bu süreç içindeki payımız ve konumumuz incelenmektedir. Soğuk Savaş Dönemi anlatıldıktan sonra Doğu Avrupa ülkelerindeki dağılmaya geçilmektedir. Tek tek doğu Avrupa ülkelerinin dağılma süreçleri gözden geçirilmekte ve Sovyetler Birliği'nden Rusya'ya geçiş dönemi ayrıntılı biçimde anlatılmaktadır.
Kitabın son bölümünde sürecin bundan sonra nasıl devam edeceği, tek kutuplu bir dünyaya
doğru mu yoksa çok farklı bir yöne doğru mu ilerlediğimiz konusu işlenmektedir.
Devletler arasındaki egemenlik mücadelesi tarihte yeni bir olgu değildir. Son iki yüz yıllık siyasi
tarihte taşlar birkaç kez yerinden oynamış, güçlü devletlerin belirlediği politik düzen içinde çıkarlar yeniden düzenlenmiş ve sınırlar yeniden çizilmiştir. Yakın geçmişteki bu olayların doğru biçimde öğrenilmesi ve anlaşılması yakın geleceği anlamamıza da yardımcı olacaktır.
Kitapta Viyana Kongresi ve Paris Barış Konferansından başlayarak yeni dünya düzenine giden
yol ve bizim Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti olarak bu süreç içindeki payımız ve konumumuz incelenmektedir. Soğuk Savaş Dönemi anlatıldıktan sonra Doğu Avrupa ülkelerindeki dağılmaya geçilmektedir. Tek tek doğu Avrupa ülkelerinin dağılma süreçleri gözden geçirilmekte ve Sovyetler Birliği'nden Rusya'ya geçiş dönemi ayrıntılı biçimde anlatılmaktadır.
Kitabın son bölümünde sürecin bundan sonra nasıl devam edeceği, tek kutuplu bir dünyaya
doğru mu yoksa çok farklı bir yöne doğru mu ilerlediğimiz konusu işlenmektedir.