İkinci El
Yenileme Bilinci olgulardan yola çıkarak düşünmenin el üstünde tutulduğu bir dönemin ürünü. Olguların niteliği, kimlik, insanın kendisini tanıyarak var olması, kültürün yenilenmesi ve onu yenleyecek olan zihnin ileyişi gibi kavramları öne çıkarıyor. Hayatın o dönemde eylem yoğunluğu ile dolup taşması, çözüm arayışına itiyor insanları. Bu kitapta, arayışın yaygın konuları üzerinde odalanıldığı kadar, kökene, teoriye, kavramların gayri şahsi durumuna inerek algı kapılarının aralaması talebi, temel kaygı durumunda. "Eskilerin dünyası "doğru - yanlış" ekseni üzerine kuruludur. Buna karşılık, sanayi devriminden itibaren özellikle metropollerde insan hayatını motive eden, "gerçeğe uygunluk" olmuştur. Modern dünyada, hayatın trajik bir içerikle belirdiği noktalar bu iki ölçütün karşı karşıya geldiği ve erdemin korunması yüksek bir paha'nın ödenmesini gerektiriyordu. Bu alanın en dokunaklı yerinin ise birey vicdanı olduğu şüphesizdir." "Pragmatizmin egemen olduğu bir dünyaya kapılarak ve insan ilişkilerinin, teknolojinin iştahına kurban edilmiş olmasına bakarak, "erdeme dayalı" bir toplumun oluşmasından ve bu toplumun medeniyetini kurmasından umudu kesmemek gerekir."
İkinci El
Yenileme Bilinci olgulardan yola çıkarak düşünmenin el üstünde tutulduğu bir dönemin ürünü. Olguların niteliği, kimlik, insanın kendisini tanıyarak var olması, kültürün yenilenmesi ve onu yenleyecek olan zihnin ileyişi gibi kavramları öne çıkarıyor. Hayatın o dönemde eylem yoğunluğu ile dolup taşması, çözüm arayışına itiyor insanları. Bu kitapta, arayışın yaygın konuları üzerinde odalanıldığı kadar, kökene, teoriye, kavramların gayri şahsi durumuna inerek algı kapılarının aralaması talebi, temel kaygı durumunda. "Eskilerin dünyası "doğru - yanlış" ekseni üzerine kuruludur. Buna karşılık, sanayi devriminden itibaren özellikle metropollerde insan hayatını motive eden, "gerçeğe uygunluk" olmuştur. Modern dünyada, hayatın trajik bir içerikle belirdiği noktalar bu iki ölçütün karşı karşıya geldiği ve erdemin korunması yüksek bir paha'nın ödenmesini gerektiriyordu. Bu alanın en dokunaklı yerinin ise birey vicdanı olduğu şüphesizdir." "Pragmatizmin egemen olduğu bir dünyaya kapılarak ve insan ilişkilerinin, teknolojinin iştahına kurban edilmiş olmasına bakarak, "erdeme dayalı" bir toplumun oluşmasından ve bu toplumun medeniyetini kurmasından umudu kesmemek gerekir."