Yolculuklar ve Öteki Yolculuklar, Antonio Tabucchi'nin yaşamı boyunca ayak bastığı farklı coğrafyaları bizlerle paylaştığı, içimizdeki seyyahı uyandıran büyüleyici bir yolculuk kitabı. “Bütün bir yaşam boyu ayaklarını aynı yere basmak tehlikeli bir yanlış anlamaya yol açabilir; sanki orası bizimmiş, dünyada her şey gibi ödünç olarak verilmiş değil de bize aitmiş sanırız,” diyen yazarın kişisel haritasını izleyerek onunla birlikte İtalya, Fransa, Portekiz, İspanya, Yunanistan, Kyoto, Kahire, Avustralya, Kanada, Hindistan gibi farklı yerlere, kıtalara seyahat ederiz.
Tabucchi'nin kişisel haritasında, bir yandan “sıradan turlar”da es geçilebilen sokaklar, meydanlar, müzeler, lokantalar imlenmiştir. Diğer yandansa bu harita, o coğrafyaların kendisine duyumsattırdıklarını, düşündürdüklerini ve oralarda filizlenmiş sanatı, edebiyatı, kültürü ve tarihi, yazarın tüm bunlara ilişkin sorgulamalarını da barındırır. Bunların da ötesinde Tabucchi, ruhumuzun temas ettiği mekânlarla olan ilişkilerimize yeniden bakmamıza olanak sunar.
Bir yer hiçbir zaman yalnız “orası” değildir: Orası biraz da biziz. Nasıl olduğunu bilmeden onu hep içimizde taşırdık ve günün birinde, bir rastlantı sonucu, oraya vardık. Doğru mu yoksa yanlış bir gün müydü, bu ne o yerin ne de bizim suçumuzdu. Bu, o günü gözlerimizle nasıl gördüğümüze, ruhumuzla nasıl içselleştirdiğimize, mutlu ya da üzgün, genç ya da yaşlı, sağlıklı ya da karın ağrısı çeker halde olmamıza bağlıdır. Oraya vardığımız anda kim olduğumuza da bağlıdır.
Yolculuklar ve Öteki Yolculuklar, Antonio Tabucchi'nin yaşamı boyunca ayak bastığı farklı coğrafyaları bizlerle paylaştığı, içimizdeki seyyahı uyandıran büyüleyici bir yolculuk kitabı. “Bütün bir yaşam boyu ayaklarını aynı yere basmak tehlikeli bir yanlış anlamaya yol açabilir; sanki orası bizimmiş, dünyada her şey gibi ödünç olarak verilmiş değil de bize aitmiş sanırız,” diyen yazarın kişisel haritasını izleyerek onunla birlikte İtalya, Fransa, Portekiz, İspanya, Yunanistan, Kyoto, Kahire, Avustralya, Kanada, Hindistan gibi farklı yerlere, kıtalara seyahat ederiz.
Tabucchi'nin kişisel haritasında, bir yandan “sıradan turlar”da es geçilebilen sokaklar, meydanlar, müzeler, lokantalar imlenmiştir. Diğer yandansa bu harita, o coğrafyaların kendisine duyumsattırdıklarını, düşündürdüklerini ve oralarda filizlenmiş sanatı, edebiyatı, kültürü ve tarihi, yazarın tüm bunlara ilişkin sorgulamalarını da barındırır. Bunların da ötesinde Tabucchi, ruhumuzun temas ettiği mekânlarla olan ilişkilerimize yeniden bakmamıza olanak sunar.
Bir yer hiçbir zaman yalnız “orası” değildir: Orası biraz da biziz. Nasıl olduğunu bilmeden onu hep içimizde taşırdık ve günün birinde, bir rastlantı sonucu, oraya vardık. Doğru mu yoksa yanlış bir gün müydü, bu ne o yerin ne de bizim suçumuzdu. Bu, o günü gözlerimizle nasıl gördüğümüze, ruhumuzla nasıl içselleştirdiğimize, mutlu ya da üzgün, genç ya da yaşlı, sağlıklı ya da karın ağrısı çeker halde olmamıza bağlıdır. Oraya vardığımız anda kim olduğumuza da bağlıdır.