1840 yılının Nisan ayında, Edirne'deki Sultan Selim Camii'nin imamı Mustafa Efendi gizemli bir cinayete kurban gider. Edirne'nin Müslüman ve gayrimüslim nüfusu arasındaki gerilimi tehlikeli bir boyuta ulaştıran bu cinayet, aynı zamanda şehrin valisi Nafiz Paşa'nın görevden el çektirilip pek çok suçlamayla Meclis-i Vala'da yargılanmasına giden olaylar zincirinin başlangıcıdır. Tıpkı Akif ve Hüsrev Paşalar gibi, yönetimde bulunan Tanzimat taraftarlarının hedefine giren Nafiz Paşa, korku ve endişe içinde kendini savunmaya hazırlanırken yepyeni bir suçlamanın da muhatabı olur: Yolsuzluk!
Üst düzey Osmanlı bürokratları, çok uzun zamandan beri mübadeleye dayalı bir ‘hediye' ekonomisinin merkezindeydi. Öte yandan İstanbul'un çabası, taşradaki iktidar bloğunu kendi lehine yeniden düzenlemekti. Tanzimatçıların girişimi sonucunda, Paşaların yolsuzluk suçlamasıyla sanık sandalyesine oturtulması, kurgulanan normatif düzene uymayan kişilere karşı cezanın eşit biçimde icra edileceği yönünde bir mesaj taşıyordu. İşte bu yeni dil, Tanzimat'ın ve 19. yüzyıl modernitesinin diliydi.
Cengiz Kırlı: 2000'de Binghamton Üniversitesi'nde “The Struggle over Space: Coffeehouses of Ottoman Istanbul, 1780-1845” başlıklı teziyle doktorasını tamamlayan Kırlı, Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü'nde çalışmalarına devam etmektedir.Sultan ve Kamuoyu: Osmanlı Modernleşme Sürecinde “Havadis Jurnalleri”(1840-1844), Kırlı'nın daha önce yayımlanmış çalışmaları arasındadır.
1840 yılının Nisan ayında, Edirne'deki Sultan Selim Camii'nin imamı Mustafa Efendi gizemli bir cinayete kurban gider. Edirne'nin Müslüman ve gayrimüslim nüfusu arasındaki gerilimi tehlikeli bir boyuta ulaştıran bu cinayet, aynı zamanda şehrin valisi Nafiz Paşa'nın görevden el çektirilip pek çok suçlamayla Meclis-i Vala'da yargılanmasına giden olaylar zincirinin başlangıcıdır. Tıpkı Akif ve Hüsrev Paşalar gibi, yönetimde bulunan Tanzimat taraftarlarının hedefine giren Nafiz Paşa, korku ve endişe içinde kendini savunmaya hazırlanırken yepyeni bir suçlamanın da muhatabı olur: Yolsuzluk!
Üst düzey Osmanlı bürokratları, çok uzun zamandan beri mübadeleye dayalı bir ‘hediye' ekonomisinin merkezindeydi. Öte yandan İstanbul'un çabası, taşradaki iktidar bloğunu kendi lehine yeniden düzenlemekti. Tanzimatçıların girişimi sonucunda, Paşaların yolsuzluk suçlamasıyla sanık sandalyesine oturtulması, kurgulanan normatif düzene uymayan kişilere karşı cezanın eşit biçimde icra edileceği yönünde bir mesaj taşıyordu. İşte bu yeni dil, Tanzimat'ın ve 19. yüzyıl modernitesinin diliydi.
Cengiz Kırlı: 2000'de Binghamton Üniversitesi'nde “The Struggle over Space: Coffeehouses of Ottoman Istanbul, 1780-1845” başlıklı teziyle doktorasını tamamlayan Kırlı, Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü'nde çalışmalarına devam etmektedir.Sultan ve Kamuoyu: Osmanlı Modernleşme Sürecinde “Havadis Jurnalleri”(1840-1844), Kırlı'nın daha önce yayımlanmış çalışmaları arasındadır.