Bu kitapta yazılanların ve ıskalananların birbiriyle bağlantısı var. Bu bağlantı bu toplumun kültürünü atardamarından yakalamaktan, bu toplumun ruhunu anlamaktan geçiyor.
Bu toplumun ruhunu anlamayanlar bir şey yazamazlar, yazsalar da laf ü güzaf olur. Selahattin Hilav'ın deyişiyle “koket aydın”ların ortalığı kapladığı, sinema yazınına biçim verdiği bir dönemde Türk sinemasının sosyolojik damarının atlanmaması lazım. Bu tarz yazarların ve lafı otoritelerin ağzından kapan basit tasvircilerin şekillendirdiği sinema yazınını müesseseleşmiş müsadereden kurtarmak gerek. Yozgat Blues‘ un oyuncusu “Ha Yozgat, ha Zeytinburnu” deyince bunlar “Ha da Manhattan” diye anlıyorlar.
Bu toplumun ruhu tüm farklı unsurlarıyla bu sinemada yatıyor.
Bu kitapta yazılanların ve ıskalananların birbiriyle bağlantısı var. Bu bağlantı bu toplumun kültürünü atardamarından yakalamaktan, bu toplumun ruhunu anlamaktan geçiyor.
Bu toplumun ruhunu anlamayanlar bir şey yazamazlar, yazsalar da laf ü güzaf olur. Selahattin Hilav'ın deyişiyle “koket aydın”ların ortalığı kapladığı, sinema yazınına biçim verdiği bir dönemde Türk sinemasının sosyolojik damarının atlanmaması lazım. Bu tarz yazarların ve lafı otoritelerin ağzından kapan basit tasvircilerin şekillendirdiği sinema yazınını müesseseleşmiş müsadereden kurtarmak gerek. Yozgat Blues‘ un oyuncusu “Ha Yozgat, ha Zeytinburnu” deyince bunlar “Ha da Manhattan” diye anlıyorlar.
Bu toplumun ruhu tüm farklı unsurlarıyla bu sinemada yatıyor.