Lorca'nın şiirinden küçük bir derleme.
Voznesenski'nin dediği gibi, Lorca'yı hiç görmedik.
Çok geç doğduk bunun için. Ama ona her gün
Rastlıyoruz. Çünkü onun yüreğini tanıyoruz.
İncinebilir, saydam, “ışınların titreştirdiği ipek gibi,
Küçük çanların ince sesleri gibi.”
Zambak ve Gölge
her gün rastladığımız bu ozanın, kimisi daha önce
Türkçe söylenmiş şiirlerinden oluşuyor. Onları
Yeniden söylemek istedik. Tıpkı dilimize yerleşmiş
Türküleri zaman zaman söylemek ister gibi.
Yeniden, yeniden söylemek, söyledikçe onları
Sesimize karıştırmak ister gibi.
Zambak ve Gölge
Lorca'nın şiirine bakışımızda titreşim kazanan iki
Sözcük. Birinde bize doğru uçuşan, biraz gizemli,
Biraz esmer bir acılık, ötekinde ise güneşin
Parlaklığına aldırmayıp ay ışığına bürünmeyi
Yeğleyen bir ürperti duyuruyor kendini. Parlamayan,
Ama solmayan da. Günün bir başka yarısı.
Dünyanın kabuğunun altı.
- Kemal Özer
Lorca'nın şiirinden küçük bir derleme.
Voznesenski'nin dediği gibi, Lorca'yı hiç görmedik.
Çok geç doğduk bunun için. Ama ona her gün
Rastlıyoruz. Çünkü onun yüreğini tanıyoruz.
İncinebilir, saydam, “ışınların titreştirdiği ipek gibi,
Küçük çanların ince sesleri gibi.”
Zambak ve Gölge
her gün rastladığımız bu ozanın, kimisi daha önce
Türkçe söylenmiş şiirlerinden oluşuyor. Onları
Yeniden söylemek istedik. Tıpkı dilimize yerleşmiş
Türküleri zaman zaman söylemek ister gibi.
Yeniden, yeniden söylemek, söyledikçe onları
Sesimize karıştırmak ister gibi.
Zambak ve Gölge
Lorca'nın şiirine bakışımızda titreşim kazanan iki
Sözcük. Birinde bize doğru uçuşan, biraz gizemli,
Biraz esmer bir acılık, ötekinde ise güneşin
Parlaklığına aldırmayıp ay ışığına bürünmeyi
Yeğleyen bir ürperti duyuruyor kendini. Parlamayan,
Ama solmayan da. Günün bir başka yarısı.
Dünyanın kabuğunun altı.
- Kemal Özer