Kalabalık bir otobüste tutunacak yer aramakla, hayatta tutunacak bir dal aramak arasında bir fark var mı? Kaçımız gerçekten kendi hayatımızı yaşıyoruz? Bize dikte edilen hayatı yaşamak istemediğimizi söyleyip çekip gitmeye cesaret edebilir miyiz? 93 doğumlu Hakan Yılmaz, hayata neredeyse ancak çocuklarda yakalayabileceğimiz o ayrıntı zenginliğiyle bakabilen bir yazar. Bu ilk öykülerinde her gün beraber yaşadığımız, büyük bir bildirileri olmayan, ama günlük olayların içinde kendi gerçeklerini bulmaya çalışan karakterler sunuyor. Üst komşular, anneler kızlar, dedeler torunlar, öğrenciler, dershaneler, babalar oğullar, “fena bir adam olmadıklarına karşısındakini inandırmaya çalışan” insanlar.
Kalabalık bir otobüste tutunacak yer aramakla, hayatta tutunacak bir dal aramak arasında bir fark var mı? Kaçımız gerçekten kendi hayatımızı yaşıyoruz? Bize dikte edilen hayatı yaşamak istemediğimizi söyleyip çekip gitmeye cesaret edebilir miyiz? 93 doğumlu Hakan Yılmaz, hayata neredeyse ancak çocuklarda yakalayabileceğimiz o ayrıntı zenginliğiyle bakabilen bir yazar. Bu ilk öykülerinde her gün beraber yaşadığımız, büyük bir bildirileri olmayan, ama günlük olayların içinde kendi gerçeklerini bulmaya çalışan karakterler sunuyor. Üst komşular, anneler kızlar, dedeler torunlar, öğrenciler, dershaneler, babalar oğullar, “fena bir adam olmadıklarına karşısındakini inandırmaya çalışan” insanlar.